Satış Temsilcisi ve Müşteri İlişkisi
Müşterinizin Kendine Güvenini Arttırın
Tabii önce, güveni sağlamak sonra da artırmak gerekir. İç veya dış müşterimize satmaya çalıştığımız fikir, mal veya davranış şeklinin, onun için bir yenilik ve macera olduğunu bilmemiz gerekir. Bu nedenle, yeni uygulamalarda veya beklenen yeni davranışlarda onun yanında olduğunuzu ifade eder ve bunu samimi olarak yaparsanız sattığınız her neyse kabulü daha kolaylaşacaktır. Tabii, dediklerinizi yapmak ve sözünüzün sahibi olmak kaydı ile...
Aksi olursa; önce size duyulan güven yıkılacak, iç ya da dış müşteriniz, "Beni gaza getirdi" fikrine kapılacak, ardından da müşterinin yıkılan "kendine olan güveni" benzer veya farklı konularda hiç değişime girmemesine, sizi, mamullerinizi ve fikrinizi daha zor kabul etmesine neden olabilecektir.
SELAMI, HATIR SORMAYI UNUTMAYINIZ
Sabah "Günaydın" veya " İyi günler" demek ya da bu anlamlardaki herhangi bir söz; karşılaştığımızda komşularımız dâhil "selam vermemizin" gereği, tanıdığımız ve en samimi olduğumuz ailemizin fertlerine karşı dahi geçerlidir. Unutulmamalıdır.
Bir iş yerindeki yöneticinin de iş arkadaşlarının da birbirileri ile iletişime geçmeden önce hâlini anlaması ve "kısaca" hâl hatır sorması gerekir. Selamsız, doğrudan iş konularına girilirse muhatabımız "Selamsızdan mı geliyorsun?" ya da "Ne o, rüyanda beni mi gördün?" psikolojisine girebilir. İş yerindeki en samimi arkadaşların bile, her sabah, kısaca selamlaşıp gerekirse hâl hatır sormaları, inanılmaz derecede sorun azaltıcı ve iletişim artırıcı rol oynamaktadır. Satış için
Satıcılar, dış müşterileri ile görüşmeye gittiklerinde o müşterinin selamlanmasını takiben hâlinin, psikolojik durumunun anlaşılması için "hatır soruları" sorar ve görüşmeye öyle başlarlar.
Bu tür soruların, "iş olsun" diye sorulmaması ve sorulan sorunun karşılığının dinlenmesi gerekir. Sorup dinlememek ve samimiyetimizi aşan, zorlayan soruları ise iletişimi daha baştan azaltarak ilerdeki aşamalarda "çatışma" durumu yaratabilir.
Bazı teori kökenli kişiler, özellikle "sert satış" taraftarı '(ne demekse?) kişiler, "Müşterinin hâl hatırını sorma dahi demektedirler. Neden ki? Sorusuna karşı da aynı "yaşamdan kopukluk ile" şuna benzer bir yanıtla karşılarlar: "Müşterinin psikolojisi bozuksa sizi/vaktinizi esir alabilir veya sizin de moralinizi bozabilir..."
Oysa bu görüşün sahipleri, şunu düşünmüyorlar her hâlde, sorun satın almamak için, iç müşterilerinize, astınız olan veya olmayan, "birlikte çalıştığınız" takım arkadaşlarınıza da hatta eşiniz ve çocuğunuza da "Nasılsın? İyi misin?" demeyin... Hâlleri ile yalnız bırakın ve işiniz kolay olsun... Heyhat! Bu, işi zorlaştırmak ve yaşamdaki gerçeklerden kaçmak için, başını kuma gömmektir! Bunu bilmemek ve çarpıtmak ise insanı ve yaşamı tanımamaktır...
DİKKAT!
Hatır sorgu ve suali elbet, satış görüşmesi veya bir ikna prosesinin kısa bir süresini almalıdır. İşin veya toplantının esasını unutturup toplam zamanın, yüzde onundan fazla zaman alırsa o satıcının, daha önceki veya bundan sonra anlatacağım konularda "eksiği" var demektir. Profesyonellik eksiği olan satış görevlileri, ya hazırlıksızlıktan ya daha önceki çözüme ulaştırılmamış sorunlardan ya da görüşmenin başında yaptıkları hatalardan dolayı, satışı veya ana konuyu unutup çay-kahve sohbeti ve maç değerlendirme gibi konularla önce kendilerinin, sonra da müşterilerinin vaktini alır ve başka sorunların büyüyüp yeşermesine ortam hazırlarlar. Yeni satış
Bizler, gerek yeni, gerek yıllara dayanan eski müşteriler ile ilişkimizi pekiştirmek, çıkabilecek çatışmaları önlemek ve azaltmak, kurulacak empatik iletişimi artırmak için, tüm bu "duygusal etkileyicileri" önce sindirip içselleştirmeli, sonra da kullanmalıyız.
2) İşimi, durumumu ve amaçlarımı bil ve bunları bildiğini ben de anlayıp seni daha çok kabul edip daha dikkatle ve arzu ile dinleyeyim...
KISACA; Beni tanı ve beni anla.
Neler yapmalıyız? Neleri nasıl yapmalıyız? Bir profesyonel olarak kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilmek için izlenimci, kendim tanıyan, yaşamı asla ıskalamayan ve yaşanmışları unutmayan, yaşananlardan öğrenen; her insanın, dolayısı ile her müşterinin farklı dünyaları ve beklentileri olacağını da bir "ön kabul" olarak bilen bir insan olmalıyız.
Bir ebeveyn, 16 yaşlarındaki çocuğu ile iletişim kurarak onun hatalı veya eksik bir hareketini değiştirmek istiyorsa daha ikna edici olmak ve iletişimde empatiyi sağlamak için; önce kendi çocukluğunu ve buluğ çağını hatırlamalı ve evladını anlayabilmeli, bu anlayışı ona da hissettirmeli ve sadece onda olan, "çocuğundan 20-30 yıl fazla hayat deneyimini" konuşturarak ikna etmeye çalışmalıdır. Bu ebeveyn aynı zamanda çocuğunun kişisel farkları ve beklentilerini de ayırt edebilmiş ve "Velet işte bunlar hep böyledir" genellemesinin dışına çıkabilmişse evladını ikna edebilecek ve büyük ölçüde amacına ulaşabilecektir. Satış eğitimi
Satıcılar da ilgilendikleri müşterilerinin konularını, konum ve bölgenin getirdiği iş özelliklerini, hepsinden önemlisi de şahsi amaçlarını, varmak istedikleri özel ve iş hedeflerini bilirlerse daha da profesyonel olurlar; ikna etme konusunda öncelik ve avantajları olur.
Her insan ayrı bir dünyadır.
İnsanların gerçekten çok az olan, istisnaları dışında hepsi sevgi, ilgi ve saygı bekler. Her insan, ekonomik anlamda rahatlık yani "para" kazanmak ister. Her insan, fiziki rahatlık, konfor arar; hasta olmaktan, acı çekmekten kaçınır, sağlık arar. Bunlar ve türemişi çok sayıdaki yarar hepimizce arzu edilir sonuçlardır.
İnsanların elde edebilecekleri yararlar konusundaki öncelikleri farklıdır. Hatta yoğunlaşılan bir hedef ve amaçlanan durum, bir başka yarar ile çelişiyorsa bu çelişen yarar, müşteriyi ikna-dan uzaklaştırabilir... Örneğin, işini çok seven ve işinden iyi de para kazanan bir patron, sağlık sorunları yaşıyorsa veya daha da enteresan olanı "sağlık kaygısına" düşmüşse amaç olarak işinden uzaklaşıp doğal ortamda yaşamayı tercih edebilir. Satmaya çalıştığımız proje bu iki konudan, işin gelişmesinin yanında kendine vakit ayırmayı da sağlıyorsa akıllı satıcı işten hiç söz etmeden sadece kazanılacak ve kendisine harcanacak boş zamanı ve tatil olanaklarını vurgulanmalıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder