Satışta Başarılı Olmada Etkenler
Bir önceki birimde sizlere hatırlattığım gibi, bizlerin etkinliği üç ana değişkene bağlıdır. Etkinlik ise, yapılan işlerde sonucu yani performansı pozitif etkileme durumudur. En genel olarak yaşarken evimizde aile ferdi olarak işimizde işini yapan kişi olarak iş veya ev ile ilgili herhangi bir sorunu çözümlerken durumumuzu ve sonuçlarımızı etkileyen hep bu üç ana değişken olmaktadır. Bu değişkenleri kısaca inceleyelim.
1. Motivasyon, İlgi ve İstek Durumunuz
Buradaki kavramlar pratik anlamda şunları kapsar:
Yaşamı sevmeniz; kuş, çiçek, börtü böcek, yani her şey ile ilgili olmalısınız. Hayatta ilgi sahası daralmış insanlar yaşamın anlamını göremeyip şikâyetçi ve mutsuz, hatta bizim kültürümüzde, karamsar ve " arabeskçi"dirler.
Fanatik ve tutucu yönlerinizi azaltmalısınız. Zira bunlar kendimizi geliştirmeyi önlediği gibi, bizimle direkt ilgisi olmayan olaylardan etkilenmemizi ve sorun yaşamamızı kolaylaştırabilirler... (Satış İş)
Kabahat atıcı ve bahane bulucu olmayıp aksine, suç üstelenme konusunda rahat ve öz eleştiri yapabilmeli, kişi gerektiğinde kendisiyle de dalga geçebilmelidir. Genellemelerden kaçınmalı fakat olayları duruma, yerine ve zamanına göre, yani içindeki şartlara göre değerlendirmelisiniz .
İşi bir amaç ve vizyon için yapmanız, başka bir deyiş ile "çorba parası" veya "geçinmek, para kazanmak" için değil, o yaptığınız işi, "en iyi" yapmak ve "Kendinizi sürekli daha iyiye motive etmek" için yapmanız gerekir.
Fert olabilmelisiniz.
"Sizin için önemli olan benim vizyonum değildir. Sizi motive edecek tek vizyon kendi vizyonunuzdur."
Bili O'Brien
Özetle; hayatı, işinizi, hatta iş ile ilgili sorunlarınızı severek kabul etmeniz ve kucaklaşmanız gerekir.
İsteksiz kişiler, yaşam mesleğinde ve işlerinde çoğunlukla;
Mutsuz
Bahaneci
Hep problem yaşayan ve problemleri çözemeyen
Her şeyden, kolayca etkilenen
Boyun eğme veya kaba güç kullanma arasında gidip gelen
Şans ve şanssızlıktan sıkça konuşan
Suçlayıcı
Özel uğraşıları olmayan ve hobisiz (Bazı hallerde, futbol hariç!)
Bağımlı, fakat takım olma yetenekleri kısıtlı
Okuyup sorup dinlemeye, görüp öğrenmeye vakit ayırmayan, bilmeden fikir yürüten...
Çalışma güçleri düşük
Yaşama sevinçleri az
Satış Nedir
Sürekli vakitsizlikten şikâyet eden
Tepkisel/yaşama tepki veren
Kolay vazgeçebilen, kolayca pes edebilen insanlar olarak yaşarlar. Ne başarısızlıklarının ne de şartlara bağlı ve geçici de olsa başarılarının tadını alamaz, genel olarak yaşamı ıskalarlar...
"Mutluluk; iyi bir banka hesabı, iyi bir aşçı ve iyi de bir
hazımdır."
Jean J. Rousseau
Oysaki etkin ve etkili insanlar;
Mutlu
Bahane aramayan
Problem çözücü ve çözüme yönelik
Kolayca etkilenmeyen fakat etkileyebilen
Profesyonel ve "dengeli" davranışları olan
Kendine güvenen ve şansın da şanssızlığın da kendi davranış ve seçimleri sonucunda olduğuna inanan
Yetiştirilme tarzımız; aileden okula, asker ocağından ilk iş deneyimlerimize kadar bizleri şekillendirir. Aile değerlerimiz; Örnek ve referans olarak aldığımız kişiler, onların düşünceleri, davranışları, tarzları bizi etkiler. Çevremizdeki kişiler, seyredilen TV programları ve eğitilme tarzımız da bizleri etkiler. Ancak bu durumların hepsini zamanla pozitif anlamda değiştirip kendimizi geliştirmek, birinci derecede bizlerin elindedir. Bunu yapmadığımız takdirde; sürekli kabahat atarak (anaya-babaya-şartlara-havaya-hakeme vb.), olanaksızlıklardan dem vurarak kendimize sürekli acıyarak sadece kendimizi aldatabiliriz. Hatalarımızı düzeltemeyip yarım profesyonel ve yarım insan olarak çevremizi, kendimizi mutsuz ederek düşük bir performansla yaşamı idare ederiz. (Satış Yönetimi)
2. Bilgi ve Bilgili Olma Durumumuz
Bilgi, açıklaması en kolay ancak kazanılması en zor olan şeydir. Eğitim, bizi yaşama hazırlayan ve işlerimizi kolaylaştıran bir süreçtir. Bilgi ve becerilerin anlatılarak gösterilerek yaptırılarak anne-baba, öğretmenler gibi referans olacak kişilerin davranışları ile kazandırılan bir süreçtir. Hepimiz biliyoruz ki; ülkemiz de dahil bazı ülkelerde, eğitim maalesef pratikten oldukça uzakta, "medrese tarzı" ve tabir yerinde ise "akil nakildir" mantığı içinde yapılmaktadır. Laboratuvarsızlık, diğer kısıtlı uygulamalar, özellikle de öğreticilerin ve "büyüklerin" örnek davranış sergilemeleri konularındaki eksiklikler eğitimi; zor kabul edilen, sevimsiz ve zevksiz, üstelik kolay unutulan kavramlar yumağı haline getirmiştir. Bu yetersiz ve genellikle sevimsiz öğretim tarzı, ne yazık ki ülkemizde halen sürmektedir...
Bilgi, anlamında kullandığımız etkinlik artırıcı kavram; aktarılabilir, "nakledilen" çeşitli kavramları ve formülleri kapsar. Fizik, kimya, biyoloji ya da dil bilgisi; saf matematik, toplum bilim, insan bilim, iktisat bilimi ya da bunların bazılarının birleşmesinden olan işletmecilik gibi diğer bilimler bu kapsamdadır.
Bilgi, bir konunun anlaşılmasını veya bir konuda önce fikir oluşturulup sonra da tutum geliştirilmesini sağlayan girdilerdir.
Bilgi, bu bağlamda problem çözme konusundaki işlerimizi kolaylaştırır. Bir bankada "anapara" olarak yatırılacak on bin Yeni Türk Lirası olan bir müşteri, bir aylık vadeli yatırmalarda yıllık brüt faiz % 14 olup brüt getiriden, fon ve vergi kesintisi olarak % 12 kesiliyorsa elde edeceği net geliri hesaplarken aktarılabilir kavramsal bilgiyi kullanır. Tabii burada bile, hesap makinesini kullanma becerisi ya da matematik zekâsı ve elle yapacağı çarpma bölme işlemlerine hâkimiyeti, ona yardımcı olacak becerilerdir. Aktarılabilir bilgileri bizler her yerden öğrenebiliriz. Bu bilgileri farklı yerlerde ve işlerimizde kullanabiliriz. (Satış Eğitim)
Bilginin kaynakları; sormak ve iyi dinlemek, elektronik ortamdan ulaşmak ve okumak, kitap ve ilgili yayınları okumak şeklinde özetlenebilir. İlk ana bileşen olan motivasyonu yüksek ve yaşamla, işiyle ilgili kişiler; genel olarak daha fazla bilgiye koşan ve öğrenen, öğrendikçe de yenilenip motive olan kişilerdir. Fakat unutmayınız ki, her türlü bilgiyi görünür ve "daha çok kullanılabilir" kılan becerilerimizdir. "Sadece bilgi, olsa olsa ukalalığa veya entel bar muhabbetine yarar."
3. Beceri Kazanma, Becerili Olma Durumumuz
Beceriler, hem özel hem de profesyonel hayatımızda, bizlerin etkinliğini belirleyen en önemli bileşendir. Becerilerimiz için, temel bir ayrım yapacak olursak "Mental/Zihinsel ve Bedeni" olarak iki kısma ayırabiliriz. Esasen tüm becerilerimiz, beyin başta olmak üzere, beyincik ve tüm sinir sistemimizin yönlendirdiği organlarımız sayesinde, beş duyumuzu kullanma şeklimizle, hareketlerimizle ve konuşmalarımızla ortaya çıkmaktadır.
Denge becerisi, müzik becerisi, sayısal hâkimiyet/ matematik becerisi, genel anlamda el becerileri, çizim ve renk uyumu becerisi, iletişim kurma becerisi gibi pek çok temel becerilerimiz bizlerin; buz pateni yapmamızı, bisiklete binmemizi, şarkı söylememizi veya bir ya da daha çok enstrüman çalmamızı, resim yapmamızı, yemek yapmamızı, operatör olarak hassas bir ameliyatı yapmamızı, konuşmacı/hatip olmamızı ve benzeri işleri yaparak yaşamımızı daha kolay hale getirmemizi sağlarlar. Becerilerimizin hepsi de büyük ölçüde geliştirilebilir.
Başka bir söyleyişle "Başarı ve performansın %1 kadarı dehaya ve kalıtıma bağlı ise geri kalan %99 çok çalışma, gayret ve ter dökmenin sonucudur." (Yeni Satış)
Beceriler bizleri farklı kılan özelliklerimizi oluşturur. Dünyanın her yerinde, becerilerimiz bizlerin sorun çözmesini ve hayat ile daha kolay baş etmemizi sağlar. Beceri; çeşitli bilgilerin ve doğru olan hareket tarzlarının, hiç yılmadan gayret ile yaşama dökülmesi ve pratik hale dönüşmesidir. Yıllardır seminerlerimde verdiğim örneklerde anlattığım gibi yemek yapmak konusunda beceri geliştirmiş kişi, bu becerisini geliştirmemiş kişiye göre; bisiklete binen kişi, binemeye-ne göre; bir müzik aleti çalan kişi, çalamayana göre; empatik iletişimi kurabilen kişi, kuramayana göre; eli kesmeye biçmeye ve dikişe yatkın kişi, bunlara yatkın olmayana göre her zaman-her yerde daha avantajlı olup daha az sorunla karşılaşır ve daha kolay sorun çözer... Yaşam maçına önde başlar!
Motive ve istekli kişiler, beceri geliştirmekte de öndedirler. Geri kalan bazı tepkisel ve "Profesyonel olamamış" kişiler; ancak "Yaradan"ın bahşettiği ya da "kalıtımsal" bir takım becerileri varsa onlarla idare ederek iletişimsiz ve "Örnek alması yönleri az" sanatkârlar olarak bazen mutlu bazen mutsuz ve çoğu zaman da toplumdan "yarı kopuk" yaşarlar.
Becerileri kalıtımsal görmek, asla gelişmez zannetmek, faturayı, ebeveyne veya "Yüce Yaradan" a kesmektir. Bu, yaşamsal bazı becerileri geliştirmemek için mazeret olmaktan öteye geçmez. Örnek olarak; insan ilişkileri ve iletişim becerileri satış mesleğinde bizleri birkaç adım öne çıkartan becerilerdir. Dinlemek gibi, empati kurmak gibi bizleri farklı ve "fark edilebilir" yapan bu becerileri kazanmak elimizdedir. Davranışlarımızı bizler seçeriz ve davranışlar; öğrenilebilir, değiştirilebilir ve geliştirilebilir özelliklerimiz-dendir. Yeter ki arzu edelim, yılmadan üstüne gidelim ve vazgeçmeyelim...(Satış İçin)
Son olarak şunu da unutmayalım ki; sadece bilgi ve daha geniş anlamda teori, bizleri bazen mutsuz da edebilirken; becerilerimiz bizleri mutlu ve hayatla baş edebilir kişiler haline sokarlar...
0 yorum:
Yorum Gönder